miras paylaşımı davası

Miras Paylaşımı Davası

Türk Medeni Kanunu (TMK), miras hukukuyla ilgili önemli düzenlemeler içermektedir. Mirasın paylaşımı da bu düzenlemelerden biri olarak öne çıkmaktadır. Mirasın paylaşımı, miras bırakanın vefatı sonrasında mirasçılar arasında malvarlığının adil bir şekilde dağıtılması sürecidir. TMK, mirasın paylaşımı konusunda mirasçıların haklarını, sorumluluklarını ve paylaşım yöntemlerini belirlemektedir. Bu yazımızda da ihtilaf üzerine çıkan miras paylaşımı davası konusu ele alınacaktır.

Miras Paylaşımı

Mirasçılar, mirasın paylaşımı sürecinde anlaşma sağlama çabaları veya mahkeme yoluyla haklarını koruma seçeneklerine sahiptirler. Mirasın paylaşımı sürecinin düzenli ve adil bir şekilde yürütülmesi, TMK’nın sağladığı kurallara uygun olarak gerçekleştirilir.

Mirasın paylaşımı süreci, genellikle aşağıdaki adımları içermektedir:

  1. Mirasçıların Toplanması ve Anlaşma Çabaları: Miras bırakanın vefatından sonra mirasçılar, mirasın paylaşımı konusunda bir araya gelmelidir. İlk adım, mirasçıların mirası nasıl paylaşacaklarına dair anlaşmaya varıp varamayacaklarını belirlemektir. Anlaşma sağlamak, zaman ve maliyet açısından en uygun yoldur.
  2. Miras Paylaşım Sözleşmesi: Mirasçılar arasında anlaşma sağlandığında, miras paylaşım sözleşmesi düzenlenebilir. Bu sözleşme, mirasın hangi malvarlıklarının kimlere verileceğini, paylaşım oranlarını ve diğer detayları içerebilir. Sözleşme, mirasçıların karşılıklı hak ve sorumluluklarını düzenler.
  3. Mirasın Reddi veya Kabulü: Mirasçılar, mirası reddetme veya kabul etme hakkına sahiptir. Reddi miras, mirasçının mirası reddetmesi anlamına gelir ve belirli koşullar altında yapılabilir. Mirasın kabul edilmesi, mirasçının mirası kesin olarak kabul ettiği anlamına gelir.
  4. Miras Paylaşım Davası: Anlaşma sağlanamazsa veya mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa, miras paylaşım davası açılabilir. Bu dava, mirasçıların paylaşım konusundaki taleplerini ve iddialarını mahkemeye ilettiği bir süreçtir.
  5. Mahkeme Kararı ve Paylaşım Yöntemi: Mahkeme, miras paylaşım davası sonucunda mirasın adil bir şekilde paylaştırılmasına karar verir. Paylaşım yöntemi, mirasın taşınmaz mülkiyet olarak paylaştırılması veya satılması gibi çeşitli şekillerde gerçekleşebilir.
  6. Mirasın Özgülenmesi ve Satılması: Mahkeme kararı doğrultusunda mirasın özgülenmesi veya satılması işlemi gerçekleşir. Özgüleme, belirli malvarlıklarının belirli mirasçılara tahsis edilmesi anlamına gelir. Satış ise mirasın malvarlıklarının nakit olarak paylaştırılmasıdır.
  7. Zamanaşımı ve Yetkili Mahkeme: Miras paylaşım davasında zamanaşımı veya hak düşürücü süre yoktur. Miras taksim davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir ve yetkili mahkeme, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.

Miras Ortaklığı Nedir?

Türk Medeni Kanunu‘nun 640. Maddesi, birden fazla mirasçının bulunduğu durumlarda mirasçılar arasında meydana gelen ortaklığı düzenlemektedir.

Bu madde, mirasçılar arasındaki ortaklığın ve mirasın geçişiyle birlikte ortaya çıkan hak ve sorumlulukları düzenler ve mirasın adil bir şekilde paylaşımına ilişkin esasları belirler.

Madde 640, mirasın paylaşımı sürecine ilişkin önemli hükümleri içermektedir. Bu madde ile ilgili gereken temel kavramlar aşağıdaki gibidir:

  • Ortaklık Durumu: Birden çok mirasçının bulunduğu durumlarda, mirasın geçişiyle birlikte mirasçılar arasında “terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık” meydana gelir. Yani mirasçılar arasında terekenin malvarlığına ilişkin bir ortaklık oluşur.
  • Elbirliğiyle Sahiplik: Mirasçılar, terekedeki haklara elbirliğiyle sahip olurlar. Bu, mirasçıların terekedeki malvarlığını birlikte yönetecekleri anlamına gelir. Ancak sözleşme veya kanundan doğan temsil veya yönetim yetkileri saklıdır.
  • Tasarruf Yetkisi: Mirasçılar, terekedeki haklar üzerinde birlikte tasarruf edebilirler. Ancak temsil veya yönetim yetkisi kanun veya sözleşme ile belirlenebilir. Yani mirasçılar, terekeye ait haklar üzerinde ortaklaşa kararlar alabilirler.
  • Temsilci Atanması: Mirasçılardan biri, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atanmasını talep edebilir. Bu durumda, sulh hukuk mahkemesi bir temsilci atayabilir. Temsilci, mirasçıların ortaklıkla ilgili haklarını ve menfaatlerini koruma amacıyla görev yapar.
  • Hakların Korunması: Her bir mirasçı, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Bu durumda sağlanan korumadan tüm mirasçılar yararlanır. Yani bir mirasçının talebi üzerine yapılan koruma, diğer mirasçıları da kapsar.
  • Ödemeden Aciz Durumu: Bir mirasçı ödemeden aciz hâle gelirse, diğer mirasçılar haklarının korunması için gerekli önlemlerin alınmasını sulh hukuk mahkemesinden talep edebilirler. Bu durumda diğer mirasçılar, ödemeden aciz kalan mirasçının haklarının zarar görmemesi için adımlar atabilirler.

Miras Paylaşımı Ne Şekilde Gerçekleşir?

Mirasın paylaştırılması ölüm olayından sonra iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir:

  1. Mirasçıların Anlaşması Yoluyla Taksim: Mirasçılar, mirasın paylaştırılması konusunda anlaşmaya varabilirler. Bu durumda, mirasçılar arasında bir uzlaşma sağlanarak mirasın paylaşımı gerçekleştirilir. Anlaşma sağlandığında, mirasçılar arasında taksim işleminin detayları belirlenir ve miras malvarlığı paylaşılır. Anlaşma yoluyla taksim, genellikle daha hızlı ve masrafsız bir seçenektir.
  2. Mirasın Paylaştırılması Davası Yoluyla Taksim: Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı durumlarda veya anlaşmanın mümkün olmadığı hallerde mirasın paylaştırılması davası açılabilir. Mirasçılardan biri veya birkaçı, mirasın paylaşımının mahkeme tarafından yapılmasını talep edebilir. Bu durumda, sulh hukuk mahkemesine mirasın paylaştırılması davası açılır. Mahkeme, mirasçıların taleplerini ve delillerini değerlendirerek adil bir paylaşım yapar.

Mirasın paylaştırılması süreci, mirasçılar arasında anlaşma sağlanıp sağlanamamasına ve mirasçıların taleplerine göre farklılık gösterebilir. Her iki yöntem de yasal çerçevede gerçekleştirilir ve mirasın adil bir şekilde paylaşılmasını amaçlar.

Mirasçıların Anlaşması Yoluyla Paylaştırma – Miras Taksim Sözleşmesi

Mirasın paylaştırılması sürecinde mirasçılar arasında anlaşma sağlanması, miras taksim sözleşmesi yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu yöntemde, mirasçılar muris ölümünden sonra bir araya gelerek mirasın nasıl paylaşılacağına dair bir sözleşme akdedebilirler. Ancak bu sözleşmelerin geçerli olabilmesi için belirli kurallara uyulması gerekmektedir.

Miras taksim sözleşmeleri, murisin ölümünden sonra yapılmalıdır. Murisin ölümünden önce yapılan miras sözleşmeleri, henüz doğmamış olan bir hakkı hedef aldığı için hukuki olarak geçerli sayılmaz.

Mirasçılar, avukatlarıyla birlikte bir araya gelerek yazılı bir miras taksim sözleşmesi akdetmelidirler. Bu sözleşme, tüm mirasçıları hukuken bağlayıcı bir şekilde paylaşım konusunda anlaştıklarını gösterir. Özellikle taşınmaz mal gibi mülkiyet ve hak devri gerektiren konular söz konusuysa, sözleşmenin noter onayıyla da tescil edilmesi önerilir. Böylece, ileride olası hukuki sorunların önüne geçilebilir.

Eğer mirasın taksimi konusunda bir dava süreci devam ediyorsa, mirasçılar dava sonuçlanana kadar her aşamada anlaşma yolunu tercih edebilirler. Özellikle mirasçılar arasında taşınmaz malın devri gerekiyorsa ve mirasçılardan biri bu işlemi yapmazsa, tapu iptali ve tescil davasıyla tapu kaydı düzeltilerek tescil sağlanabilir.

Miras taksim sözleşmeleri, mirasçıların haklarını korumak ve anlaşmazlıkları önlemek adına önemli bir araçtır.

Mirasçıların Anlaşmazlık Durumunda Mirasın Paylaştırılması Davası

Mirasçılar arasında mirasın paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşanması durumunda, her bir mirasçı tek başına miras taksim davası açabilir. Bu dava ile mahkemeden mirasın hukuki hükümlere uygun bir şekilde paylaştırılmasını talep edebilirler. Eğer mirasçılardan biri dahi paylaşım konusunda anlaşmaya yanaşmıyorsa, mirasın taksimi davası açılarak adil bir çözüm aranabilir. Bu tür davalar uygulamada “ortaklığın giderilmesi davası” olarak da adlandırılır.

Mirasın paylaştırılması davası, Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını talep edebilir. Mahkeme, bu talebi değerlendirirken terekenin değerini ve mallarını göz önünde bulundurarak adil bir paylaşım sağlamayı amaçlar.

Mirasçılardan biri, belirli malların aynen paylaştırılmasını veya satış yoluyla paylaşımını talep edebilir. Mahkeme, taşınmaz malların paylaşımında, her bir taşınmazın tamamının bir mirasçıya verilmesini sağlayabilir. Eğer taşınmazlar arasında değer farkı varsa, bu fark parayla denkleştirilerek adil bir paylaşım gerçekleştirilir.

Ancak, paylaşımın hemen yapılması terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa, sulh hâkimi paylaşımın ertelenmesine karar verebilir.

Sonuç olarak, mirasçılar arasında anlaşmazlık yaşandığında miras taksim davası açılarak mahkemeden adil bir paylaşım talep edilebilir. Bu davada, mirasçıların hakları, terekenin değeri ve malları dikkate alınarak hukuki bir çözüm sağlanmaya çalışılır.

Mirasın Paylaştırılmasından Önce Pay Satışı Ve Paylı Mülkiyet

Mirasın paylaştırılması sürecinde, https://www.emefhukuk.com/faaliyet-alanlarimiz/miras-hukuku-miras-avukati/ arasında paylaşımın gerçekleşmeden önce, mirasçıların kendi miras payları üzerinde tasarruf yapmaları söz konusu olabilir. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi gereği, mirasçılar arasında elbirliğiyle mülkiyet olacağından dolayı, paylı mülkiyet söz konusu değildir. Mirasçılar, mirasın paylaştırılmasına kadar tereke malları üzerinde elbirliğiyle sahip olurlar.

Bu nedenle, mirasçılardan her biri kendi miras payı üzerinde tasarrufta bulunmak istediğinde, diğer mirasçıların onayını almak zorundadır. Örneğin, bir mirasçının kendi miras payı olan taşınmazı satmak istemesi durumunda, diğer mirasçıların bu işlemi onaylaması gerekecektir. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması, tasarrufların gerçekleştirilmesi için önemli bir faktördür.

Ancak mirasçılar, mirasın paylaştırılması sürecini hızlandırmak ve sorun yaşamamak adına miras taksim sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşme ile mirasçılar, mirasın nasıl paylaştırılacağına dair kararlar alabilir ve miras taksim işlemlerini daha kolay bir şekilde gerçekleştirebilirler. Miras taksim sözleşmesi, mirasçıların kendi aralarında anlaşarak miras paylaşımını düzenledikleri bir belgedir ve uygulamada sıkça kullanılan bir yöntemdir.

Sonuç olarak, mirasçıların mirasın paylaştırılmasından önce kendi miras payları üzerinde tasarruf yapabilmeleri için diğer mirasçıların onayını almaları gerekmektedir. Ancak miras taksim sözleşmesi, bu süreci daha kolay ve düzenli bir şekilde yönetmelerini sağlayan bir seçenektir.

Mirasçıların Anlaşamaması Durumunda Mirasın Paylaştırılması Davasında Mirasçıların Talepleri Ve Süreç

Mirasçılar arasında anlaşmazlık durumunda, mirasın paylaştırılması davası açılarak mahkemeden yardım talep edilebilir. Bu süreçte mirasçılar, mirasın paylaştırılmasına ilişkin taleplerini ve isteklerini mahkemeye iletebilirler. Aynı zamanda Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen kurallar doğrultusunda miras paylaşımı gerçekleştirilir. Miras paylaştırılması davasında mirasçıların talepleri ve süreç hakkında aşağıda bazı temel bilgiler verilmiştir.

  1. Mirasın Tamamının veya Belirli Kısmının Paylaştırılması: Mirasçılar, tüm mirasın paylaştırılmasını veya sadece belirli bir kısmının paylaştırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Bu talepleri dava dilekçelerinde belirtmeleri gerekmektedir.
  1. Terekedeki Belirli Malların Paylaştırılması veya Satışı: TMK 642/2’ye göre, mirasçılardan biri, terekedeki belirli malların aynen paylaştırılmasını veya olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasını talep edebilir. Mirasçıların talepleri ve terekedeki malların durumu göz önünde bulundurularak mahkeme tarafından karar verilir.
  2. Tereke Borçlarının Ödenmesi veya Güvenceye Alınması: Mirasçılardan her biri, miras bırakanın borçlarının tereke borçları olarak paylaşmadan önce ödenmesini veya güvenceye alınmasını talep edebilir.
  3. Mirasçıların Bilgi Verme Yükümlülüğü: Tereke mallarını elinde bulunduran veya miras bırakana borçlu bulunan mirasçılar, paylaşma sırasında bu konuda eksiksiz bilgi vermekle yükümlüdürler.
  4. Mirasçıların İlişkileri ve Belgelerin İletilmesi: Mirasçılar, miras bırakan ile aralarındaki ilişkiler hakkında ve mirasın paylaştırılma sürecinin adil ve eşitlikçi şekilde yürütülmesi için gerekli olan bütün bilgi ve belgeleri birbirlerine vermekle yükümlüdürler.
  5. Payların Oluşturulması ve Dağıtılması: Hâkim, payların oluşturulması aşamasında mirasçıların kişisel durumlarını göz önünde bulundurur. Ancak çoğunluğun arzusunun azınlıkta kalan mirasçıların haklarını hakkaniyete aykırı şekilde engellemesine göz yumacak kararlar veremez. Payların özgülenmesi için mirasçıların anlaşması önceliklidir. Ancak mahkeme huzurunda taraflar arasında bir anlaşma sağlanamazsa, mirasçılardan birinin istemi üzerine kur’a çekilerek paylaşım gerçekleştirilir.
  6. Değerinde Önemli Azalma Olmayan Malların Özgülenmesi: TMK 651’ye göre, değerinde önemli azalma olmadan bölünemeyen tereke malı, bütün olarak mirasçılardan birine özgülenir. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamazsa, malın satışı gerçekleştirilir ve bedeli mirasçılar arasında bölüştürülür.

Miras Paylaşımında Dikkate Alınacak Hususlar

  1. Miras Bırakanın Ölüme Bağlı Tasarrufları (Vasiyetname vb.)

Türk Medeni Kanunu’nun 647. maddesi, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf hakkını düzenlemektedir. Bu hükme göre, miras bırakan ölüme bağlı tasarrufuyla (örneğin vasiyetname yoluyla) mirasın paylaştırılması ve payların oluşturulması konusunda kurallar belirleyebilir. Ancak bu kurallar, miras bırakanın açıkça farklı bir niyeti olmadıkça mirasçılar açısından bağlayıcıdır ve paylaştırmanın nasıl yapılacağını belirler.

Miras bırakanın vasiyetinde belirlediği paylaştırma kuralları, mirasçılar arasında eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar doğurmamalıdır. Eğer mirasçılar arasında açık bir eşitsizlik yaratılmışsa, bu durumda payların denkleştirilmesi gerekecektir. Yani, miras bırakanın tasarrufunda oluşan eşitsizlik, tenkis davası ile mirasçılar arasında denge sağlanacak şekilde düzeltilmelidir.

Miras bırakan, miras taksimi yerine belirli bir malı veya taşınmazı belli bir mirasçıya özgülemek istediğinde, bu durum sadece paylaştırma kuralı olarak kabul edilir ve vasiyet olarak geçerli olmaz.

Mirasçıların saklı payları, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufuyla düzenlenen paylaştırmayı sınırlar. Mirasçıların saklı paylarının ihlal edilmesi durumunda, saklı payları ihlal edilen mirasçılar tenkis davası yoluyla bu hakkını koruyabilirler. Tenkis davası, mirasçıların saklı paylarının ihlal edildiği hallerde, bu payların denk ve adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi amacıyla açılan bir davadır.

  • Miras Bırakanla Birlikte Yaşayanların 3 Aylık Geçim Gideri Hakkı

Türk Medeni Kanunu’nun 645. maddesi, ölüm anında miras bırakanla birlikte yaşayan veya miras bırakan tarafından bakımı üstlenilen kişilere, 3 aylık bakım ve geçim giderlerinin mirasın paylaştırılmasından önce terekeden sağlanmasını hükme bağlamaktadır. Bu düzenlemeye göre, bu kişilerin mirasçı olmaları bir şart değildir.

Yani, miras bırakanın ölüm anında yanında yaşayan veya bakımını üstlendiği kişiler, mirasçı olmasalar dahi 3 aylık bakım ve geçim giderlerinin terekeden karşılanmasını talep edebilirler. Bu hüküm, mirasçılar arasındaki paylaştırma sürecine katılmayan ancak miras bırakanın hayatı boyunca bakımını üstlenen kişilerin korunması amacıyla getirilmiştir.

Bu düzenleme, mirasçılar arasında paylaştırma sürecinin adaletli bir şekilde gerçekleşmesi için önemli bir haktır. Mirasçılar, mirasın paylaştırılmasından önce bu kişilerin haklarına saygı göstermeli ve 3 aylık bakım ve geçim giderlerinin karşılanmasını sağlamalıdır. Miras bırakanla birlikte yaşayan veya bakımını üstlenen kişilerin bu haktan yararlanması, hukuki bir zorunluluktur ve mirasın paylaştırılması sürecinin adil ve insancıl bir şekilde yönetilmesini amaçlar.

Miras paylaştırılması sürecinde, miras bırakanla birlikte yaşayan veya bakımını üstlenen kişilerin 3 aylık bakım ve geçim giderlerinin dikkate alınması ve gerektiğinde terekeden karşılanması, hukuki açıdan önemli bir adımdır. Bu hakların korunması ve uygulanması için mirasçılar arasında anlayış ve iş birliği sağlanmalıdır.

  • Mirasçıların 3. Kişilere Borçlu Olması Halinde Alacaklıların Kayyım Atanması Talebi

Türk Medeni Kanunu’nun 648. maddesi, mirasçının 3. kişilere borçlu olması durumunda, bu borçlu mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını talep edebileceğini düzenlemektedir.

Bu hükme göre, borçlu mirasçının yerine kayyım atanabilmesi için aşağıdaki şartlardan birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

  1. Alacaklı, mirasçının miras payını devralmış olmalıdır.
  2. Alacaklı, mirasçının miras payına haciz koymuş olmalıdır.
  3. Alacaklı, mirasçının borç ödemeden aciz durumda olduğunu gösteren belgeye sahip olmalıdır.

Yani, mirasçının borçları nedeniyle 3. kişiler alacaklı durumunda ise ve yukarıdaki şartlardan herhangi biri sağlanıyorsa, alacaklılar bu mirasçının paylaşmaya katılabilmesi ve borçlarının terekeden ödenmesi için mahkemeden kayyım atanmasını talep edebilirler.

Bu düzenleme, mirasçıların borçları nedeniyle paylaşmaya katılamaması durumunda alacaklıların haklarını korumayı amaçlar. Kayyım atanması talebi, adil bir paylaştırma sürecinin sağlanmasına ve borçlu mirasçının haklarının ve borçlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Bu şekilde, mirasın paylaşımı süreci hem mirasçıların haklarını koruma amacını taşır hem de alacaklıların haklarının güvence altına alınmasını sağlar.

  • Aile Konutu ve Ev Eşyalarının Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi

Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesi gereği, tereke malları arasında bulunan murisin ev eşyaları ve eşiyle birlikte yaşadıkları müşterek konut, sağ kalan eşin talebi üzerine özgülenebilir. Bu özgüleme işlemi, sağ kalan eşin miras payından mahsup edilmek üzere gerçekleştirilir.

Ancak, bu durumun istisnaları da vardır. Eğer haklı sebepler varsa, sağ kalan eş veya diğer yasal mirasçılardan birinin talebi üzerine, mülkiyet hakkı yerine yalnızca intifa veya oturma hakkı tanınması da mümkündür. Bu tür haklı sebepler, özellikle diğer mirasçıların haklarının olumsuz etkilenmemesi amacıyla göz önünde bulundurulur.

Haklı sebeplere örnek olarak, miras bırakanın ölümünden sonra sağ kalan eşe bırakılması talep edilen taşınmazın ve eşyaların terekenin büyük bir kısmını oluşturması ve bu nedenle diğer mirasçıların haklarının ağır şekilde zarar görmesi gösterilebilir. Eğer sağ kalan eşin maddi durumu diğer mirasçıları dengelemeye yetmiyorsa, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkının sağlanması daha adil ve hakkaniyetli bir çözüm olabilir.

Ancak, tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri bu durumun dışında tutulmaktadır. Ayrıca, miras bırakanın meslek veya sanat icra ettiği bölümlerde sağ kalan eşin bu hakları kullanması da sınırlanmıştır. Örneğin, miras bırakanın mesleği veya sanatıyla ilgili olan bir taşınmazda sağ kalan eşe bu haklar tanınmaz.

Miras hukukunda sağ kalan eşin aile konutu ve ev eşyalarına ilişkin hakları ve bu hakların kullanımında haklı sebeplerin dikkate alınması, adil bir miras paylaşımı ve hakkaniyetin sağlanması amacıyla düzenlenmiştir.

  • Bütünlük Oluşturan Eşyalar veya Aile Belgeleri ile Özel Anı Değeri Olan Eşyalar

Mirasın paylaştırılması sürecinde, nitelik ve özgülendiği amaç gereği bir bütün oluşturan eşyaların paylaştırılması mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkması durumunda önemli bir konudur. Bu tür eşyalar, bir mirasçının karşı çıkması halinde ayrılamaz ve parçalanamaz.

Benzer şekilde, aile belgeleri ve aile için manevi değeri olan eşyalar da aynı şekilde paylaşma konusunda hassas bir noktadır. Bu tür eşyaların mirasçılar arasında anlaşmazlık yaratması halinde, bu eşyaların satış işlemleri de mirasçılardan birinin talebi ile gerçekleştirilmeyebilir.

Anlaşmazlık durumunda, sulh hâkimi bu tür eşyaların paylaşımını düzenlerken yerel adetleri göz önünde bulundurabilir. Özellikle bütünlük oluşturan eşyalar veya aile belgeleri gibi özel değere sahip eşyaların paylaştırılmasında yerel adetlerin etkili olduğu görülebilir. Eğer yerel adet bulunmuyorsa, mirasçıların kişisel durumları ve eşyaların manevi değeri göz önünde bulundurulabilir.

Bu tür hassas eşyaların paylaşımı konusunda sulh hakiminin dikkatli ve adil bir şekilde karar vermesi, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesine ve miras paylaşımının adil bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olacaktır.

  • Miras bırakanın Mirasçılarda Bulunan Alacakları

Türk Medeni Kanunu’nun 654. maddesi, miras bırakanın mirasçılarda bulunan alacaklarını düzenlemektedir. Buna göre, miras bırakanın mirasçılarındaki alacakları, mirasın paylaşımı sırasında o mirasçının miras payından düşülerek mahsup edilir. Bu hüküm sayesinde miras bırakanın hayattayken mirasçılarına karşı sahip olduğu borç ve alacak ilişkileri, mirasın paylaşımı sürecinde hesaplanmış ve dengelemeye tabi tutulmuş olur.

Mirasçılar arasındaki alacak ve borç ilişkilerinin adil bir şekilde göz önünde bulundurulması, mirasın paylaşımının adil ve hakkaniyetli bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Bu düzenleme, mirasçıların miras bırakanın ölümünden önceki ilişkilerini ve taahhütlerini miras paylaşımı sırasında hesaba katmalarını ve bu ilişkileri düzenli bir şekilde çözmelerini sağlamaktadır.

Miras Paylaşım Davası Açılmadan Önce Yapılması Gerekenler

Mirasın paylaştırılması davası açılmadan önce mirasçılar tarafından gerçekleştirilmesi gereken bazı adımlar ve önemli hususlar bulunmaktadır. Miras paylaşım davası açmadan önce dikkate alınması gereken hususlar aşağıdaki gibidir:

  1. Anlaşma Arayışı: Mirasçılar, öncelikle mirasın paylaşımı konusunda anlaşmaya varıp varamayacaklarını değerlendirmelidirler. Anlaşma sağlanması hem zaman hem de maliyet açısından daha avantajlı olabilir. Mirasçılar arasında anlaşma sağlamak için görüşmeler yapılmalıdır.
  2. Mirasbırakanın Vasiyetnamesi: Mirasbırakanın ölümünden önce düzenlediği vasiyetname varsa, bu vasiyetnamede miras paylaşımıyla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmış olabilir. Vasiyetnamedeki hükümler dikkatlice incelenmeli ve anlaşmazlık durumunda nasıl bir etki yaratabileceği değerlendirilmelidir.
  3. Miras Reddi veya Kabulü: Mirasçılar, mirası kabul etmeye karar verip vermediklerini veya mirası reddetmeye yönelip yönelmediklerini değerlendirmelidir. Miras reddi veya kabulüne ilişkin süre ve şartlar hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
  4. Gerekli Belgelerin Hazırlanması: Miras paylaşım davası için gerekli olan belgelerin toplanması ve hazırlanması gerekmektedir. Bu belgeler arasında ölüm belgesi, nüfus kayıt örneği, veraset ilamı gibi evraklar bulunmaktadır.
  5. Sulh Hukuk Mahkemesine Başvuru: Miras paylaşımı konusunda anlaşma sağlanamıyorsa veya Miras bırakanın usulüne uygun bir vasiyetnamesi yoksa, mirasçılar sulh hukuk mahkemesine başvurmalıdır. Başvuru için gerekli belgelerle birlikte mahkemeye başvuruda bulunulmalıdır.
  6. Miras Avukatından Destek Alınması: Miras paylaşım davası süreci hukuki ve teknik detaylar içerebilir. Bu nedenle mirasçılar, miras avukatından hukuki danışmanlık ve temsil desteği alarak süreci daha sağlıklı yönetebilirler.
  7. Hukuki Süreç ve Mahkeme İşlemleri: Miras paylaşım davası sürecinde mahkeme işlemleri, delil sunumu, ifadelerin alınması gibi adımlar yer alabilir.
  8. Alternatif Çözüm Yolları: Mirasçılar, davaya başvurmadan önce alternatif çözüm yollarını da değerlendirebilirler. Arabuluculuk veya uzlaşma yöntemleri, anlaşmazlığın mahkeme sürecine gitmeden çözülmesine yardımcı olabilir.

Miras paylaşım davası açılmadan önce bu adımların dikkatlice değerlendirilmesi, mirasçıların haklarının korunması ve adil bir paylaşımın sağlanması açısından önemlidir.

Mirasın Paylaştırılması Davasında Husumet Formun Üstü

Mirasın paylaştırılması davasında husumet diğer tüm mirasçılara karşı açılabilmektedir. Husumet, davayı açan tarafın davalı olarak belirttiği kişileri ifade eder. Mirasçılar arasında anlaşmazlık olduğunda, mirasın paylaştırılması davası açan mirasçı, diğer tüm mirasçıları davalı olarak gösterebilir.

Diğer mirasçılar, davalı olarak gösterilseler dahi, taleplerini karşı dava açmaksızın bu davada ileri sürebilirler. Örneğin, mirasın paylaştırılmasına ilişkin olarak talepleri varsa, bu taleplerini mirasın paylaştırılması davası içinde savunma olarak veya talep olarak ileri sürebilirler. Böylece dava sırasında tüm konular tek bir mahkeme sürecinde ele alınabilir.

Bu yaklaşım, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıkların ve taleplerin daha hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesine yardımcı olabilir.

Miras Paylaşım Sözleşmesi Ve Mirasın Paylaştırılması Davasında Zamanaşımı

Miras paylaşım sözleşmesi ve mirasın paylaştırılması davasında zamanaşımı veya hak düşürücü süre konusunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yani bu tür davalar için belirli bir süre içinde dava açma zorunluluğu veya sınırlaması bulunmamaktadır. Ancak, anlaşma sağlanamayacağının anlaşıldığı durumlarda mirasın paylaştırılması davasının geciktirilmemesi önemlidir.

Davanın açılması geciktirildiğinde, birçok sorun ortaya çıkabilir. Mevcut mirasçıların vefat etmesi durumunda mirasçı sayısı artabilir ve bu da miras davalarının daha karmaşık hale gelmesine neden olabilir. Ayrıca, dava açma sürecinin uzaması miras davalarının yıllarca sürmesine yol açabilir.

Bu nedenle, miras paylaşımıyla ilgili anlaşmazlık yaşanıyorsa ve anlaşmaya varılamıyorsa, mümkün olan en kısa sürede mirasın paylaştırılması davasının açılması önemlidir.

Mirasın Paylaştırılması Davasında Yetkili Ve Görevli Mahkemeler

Miras taksim davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleri olup, yetkili mahkeme ise miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Miras paylaşım sözleşmelerine ilişkin davalar da ölenin son yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

Bu hususlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 11. maddesinde açıkça düzenlenmiştir ve bu hükümler mirasın paylaştırılması davaları için kesinlikle uygulanmaktadır.

Bu düzenlemeler, miras davalarının etkin bir şekilde yürütülmesi ve hakkaniyetin sağlanması amacıyla getirilmiştir.

Sonuç

Miras paylaşımı davası oldukça titizlik, özen ve dikkat isteyen ve sürecin çok iyi yönetilmesi gerektiği davalardandır. Bu nedenle konusunda uzman bir https://www.emefhukuk.com/faaliyet-alanlarimiz/miras-hukuku-miras-avukati/ ile yola çıkmak her zaman lehinize olacaktır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top